Ailesi       
Yaşamı       
İşi          
Eserleri          
İletişim          


Languages Biz Kimiz Telif Bilgileri E-mail Gönder Ana Sayfa

 

 

 

 

<<< 07.              Giriş.               09. >>>
01.02.03.04.05.06.07.08.09.10.
Açıklama.

Eserleri / Üniversal Çağrı
Geldim

52. : 08.. bölüm TV Programları için 3. bölüm

521. Önce sen de gel, pervane olup, Ateş-i Şems’de* amana* ..
522. Bir tek gönüle doğan, Hak Güneşi’nin* aslıdır O..
523. Ömründe, Aşk-ı İlâhî* ile yakan O, Şems’dir*, Mevlâna’yı*..
524. Gönlümde bir gördüm de O Yakan ile Yakılanı...
525. Ateş-i aşka* nâr-ı beyza* geldim..

Şems   : Şiirde > Kasıt Hz. Mevlâna’nın hocası Hz.Şems (Açıklamaya bakınız.) Güneş
Aman   : Bağışlama, korkusuzluk, eminlik
Hz. Mevlâna  : Büyük Türk düşünürü. Mevlevî tarikatının Piri. Bu eserin sebebi.
Ateş-i Şems  : Güneş ateşi, Şiirdeki > Hz. Mevlâna’nın büyük dost ve arkadaşı Tebrizli Şems Hazretleridir. ( Açıklamaya bakın)
Hak Güneşi   : Şiirde> Peygamberler Tarikat Pîrleri, Evliyaullah gibi Rabb’ın sevgilileri
Aşk-ı İlâhî     : Tek ilâh yani Allah-u Azim-üş Şân tutkusu.
Ateş-i âşk     : Allah-u Azim-üş Şân tutkusunun ateşi.
Nar-ı beyza    : Beyaz hale dönüşmüş olan ateş

521 : Hz.Şems-i Tabrizî’nin sanduka ve kavuğu
523 : Kubbe-i Hadra

Şems-i Tebrizî Hazretleri Hz. Mevlâna’nın hocası olduğundan Hz.Pir “O’nu ziyaret etmeden, bana ziyarete gelenin, ziyareti makbul değildir.” buyurmuşlardır. Bu sebepten ötürü pervanenin döne döne ateşe gidişi gibi, öncelikle Şems-i Tebrizî Hazretleri’ni ziyaret etmenin gerekliliği vurgulanıyor. Hz.Mevlâna, hocası Şems-i Tebrizî Hazretleri’nin dostluğu, muhabbeti sayesinde Aşk-ı İlâhi’yi bulmuştur. ”Yakan ile yakılan”dan kasıt; yanmaya sebep olan Şems-i Tebrizî Hazretleri ve aşk ateşiyle yanan Hz. Mevlâna’dır ki; Allah aşkına varmanın yolu da bu yanmaktan geçer. Nitekim şair, bu aşk ateşine beyaz kor halinde geldiğini söylüyor.

53.

531. İnkâra* kalksa da halini, şem’a* koşan pervanedir beşer*..
532. Her an kat ettiği yol, bir fasit* dairedir Onun.
533. Farkı var. Gayrısı* yok. Bu dairenin salikidir* O..
534. Bu dairenin iki kutbunda da TEK NUR’a* tanık olup;
535. Hakk’tan halka geldim.

İnkâr   : Tanımama, kabul ve tasdik etmeme reddetme.
Şem’a  : Yakılmak için mumlu fitil, muma batırılmış fitil
Beşer  : İnsan
Fasit   : Şiirdeki > Kat edilen merhale hep eş. Fakat her devri farklı. Kısır döngü
Gayrı  : Başka, diğer,
Salik   : ( Sülûk’ten ) Bir yol tutturan, bir yola giren, bir tarikata girmiş olan Seyr-i Sülûk ehli olan.
Tek Nur : Allah-u Azim-ü Şân ve O’nun kelâmı (kitabı)

531 : Kubbe-i Hadra
533 : Kubbe-i Hadra
: (Kubbe-i Hadrâ uygulamalı)
534 : (Kubbe-i Hadra uygulamalı)
535 : Dergâh bahçesindeki havuzda kuşlar

Her ne kadar kendisi farkında olmasa da ya da farkında olup kabul etmese de; insan da tıpkı ateşe koşan pervaneler gibi Allah aşkına koşmaktadır. Tüm hayatı boyunca içinde ilerlediği bu yol, adeta kademe kademe zirveye doğru yükselen dairesel bir yoldur. Bir daireyi tamamladığında, diğerinde yükselmekte ve böylece Hakk yolunda ilerlemektedir. Bu daireler temelde birbirinden farklı olmadığı halde, seviye yükseldikçe yaşanılan deneyimler de derinleşmektedir. İnsanoğlu içgüdüsel olarak “mütemmim cüz” denilen bu devamlılığın takipçisidir. “Hakk’tan halka geldim” denilirken, bu dairenin Allah ile beşer arasına olduğu ve kişinin bu şekilde döndüğü kastedilmektedir. İnsan O’nun yansıması olduğundan, her iki kutupta da yani hem Hakk’ta hem de Halk’ta Allah’la beraberlik kastedilmektedir.

54.

541. Yaradan’la yaratılanı, yapanla yapılanı,
542. Yazanla okuyanı, emredenle soranı,
543. Ekenle biçeni, biçenle biçileni, biçilenle ekileni
544. Ruhla bedeni, Senle beni, benle Onu “BİR”* gördüm de;
545. Tevhid’e* geldim.

Bir       : Şiirdeki > Halik kasıt edilmektedir.
Tevhid : Yaradan ile bütünleşen her şey. Yaradan ile yaratılanların birliği,

544 : Bu fotografta görülen derviş, aynı zamanda bu programda çok sık görülen pirinç oyma yazının da sanatkârıdır.

Yaradan ile yarattığı Kâinat’ının, Allah ile çamurdan yoğurduğu insanın, yazdığı Kur’an-ı Kerim ile O’nu okuyan kulun, kaderi yazan Tanrı’nın ve onu yaşayan insanın, kitabında emredenin ve emrine itaati sorgulayanın, ekini eken ve biçen insanın, biçen insan ile biçtiği ekinin, biçilen ekin ile ekilen tohumun, ruh ile bedenin, diğer insanlar ile kendisinin, kendisi ile Allah’ın birbirinden gayrı olmadığını, hepsinin ve her şeyin de “BİR” olduğunu anlayan şair bu bütünlüğe geldiğini söylüyor.

55.

551. Feyzinin* mahrumuna* anlatmak, mümkün mü Seni?.
552. Böyle bir sırrı* ifşa’a* yetişir mi? Adem lehçesi*..
553. DoksanDokuz* Esma’na* tesbih* bu beden bekçisi,
554. “RUH*” denen nefesinle, can buldu da,
555. Aslımın* şuuruna* geldim.

Feyz       : Bolluk, bağış, ihsan
Mahrum : (Hirman’dan) Nasipsiz, payı olmayan
Sır         : Gizli tutulup kimseye açıklanmaması gereken her şey
İfşa’      : Meydana çıkartma, açıklama
Lehçe    : Bir dilin dallarından her biri, söyleyiş tarzı
Esma’    : İsimler, Esma’-yı Hüsna > DoksanDokuz adet Yaradan’ın sıfatları
Tesbih    : (Sübha’dan) DoksanDokuz adet Allah-u Azim-üş Şân’ın ismini içeren tesbih, bu hali ile bazı dinlerde dahî kullanılan bir ibadet aracı.
Ruh       : Canlandırıcı ve etkin ilke. Hu fiili ile Adem’e üflenen nefes.
Asıl       : Bir şeyin örneği değil de öz kendisi, kök kaynak.
Şuur      : Anlama, anlayış
DoksanDokuz : Esma’-yı Hüsna Halik’i tesbih taneleri ile de anlatılan, DoksanDokuz ayrı ismi kasıt edilmektedir. El Rezzak: Rızk veren, El Kahhar: Kahreden El Settar: Setreden, örten gibi.

553 : Mevlâna Müzesi objesi Binlik tesbih. Mevlevî olanlar dergâhta yan yana oturup kendi tesbihlerini değil de bu Binlik tesbihi birlikte çekerler.

Allah’ı tanımayana, insan lisanıyla anlatmak ne mümkün ki O’nu? Nasıl ifade edilebilir ki, Yaradan’ın büyüklüğü? Tesbih, Allah’ın DoksanDokuz esmasını temsil eden bir ibadet aracı olsa dahî, insan bedeni ve ruhu ile bizatihi O DoksanDokuz vasfı kendinde, aynen bir tesbih gibi taşımakta ve o vasıflara beden ve ruhu ile bekçilik etmektedir. Hu fiili ile Allah tarafından insana üflenen nefes yani ruhu, onu diğer varlıklardan ayırt etmekte böylece insanın Allah’ı hem bedeninin her bir hücresiyle hem de aklıyla idrak etmesini sağlamaktadır. Şair O’nun bu hâl ile kendisinde tecelli ettiğini teslimiyetle anlayıp, bu gerçeği kabul ettiğini söylüyor.

56.

561. Sen ey dinç adam, Sen ey kendi gafletinde* boğulan..
562. Kendi gücünü silâh yapıp, o silâhla kendine saldıran..
563. İndir silâhını ki; hudutlar yok, insanlar bir, hadisat* şekildir.
564. Kâinat’ını tanı, ayrılıklar izafî*, güç bir, Hedef TEKTİR..
565. Ki; bu şuurla* O, TEK HEDEFE* geldim..

Gaflet    : Habersizlik, boş bulunma
Hadisat : Hadiseler. Olaylar.
İzafî      : Bağlı olan, nesne ile değişen
Şuur     : Anlama, anlayış
O Tek Hedef : Allah-u Azim-üş Şân ve O’nun dini. O’nun kitabı

563 : Çanakkale harbinde vurulup siper dışına düşen bir askeri, bir Türk askeri siperinden çıkarak, düşman tarafına teslim etmiştir. Bu heykel, bu anı için dikilmiş bir heykeldir. Ve aslında bu heykel burada savaşan bu askerlerin, birbirlerine ne denli hürmet ettiğinin bir delilidir. Bu insanlara hürmette kusur edenler, Onları yönettiğini zannedenlerdir.
565 : Kubbe-i Hadra

Sen ey gücü kuvveti yerinde ama aklı yerinde olmayan, bilgisizliğinde boğulan zavallı insan. Kendi akıl gücünü atom bombası yapmaya harcayıp sonra dönüp kendini o bomba ile vuran. Sana bu dinçlik meziyeti O’nu idrak edesin diye verildi. O’nun gücünü bomba yapasın diye verilmedi. Sen ben yok, çünkü O’ndan gayrı bir şey yok. Kâinat’ını tanı, bu bütünlük kavramını en kısa sürede kavra ki; savaşlara son ver. Maddî, manevî güç tektir. Sadece şekillere bölünmüştür. Tüm bunların idrakiyle Allah’a ve O’nun ebedî dini İslâmiyet’e gel.

57.

571. Hz. İsa'dan* İkiBin yıl sonra, Dünya suya susuz, bir ateş ve kahr* topu olacaksa?
572. Bîgünah* tefriksiz* kütleler*, kim olduğu belirsiz caniler* tarafından, telef* olunacaksa?
573. Kâfir* güçler eli ile Müsliman kullarına, hakkaniyyet* adına, soy kırımlar uygulanacaksa?
574. Her türden münakalât* safsataları* ile beşerden* beşeriyyet* parça pörçük çalınacaksa?
575. Dünya’nın imanı* yok, seng-dil-ane* şerir(ler)inin* seng-i ibretine* kalemkâr* geldim!..

Hz.İsa   : 3.Peygamber. İncil’in nazil olduğu müstesna insan. Doğumu Milât sebebi.
Kahr      : Kahır, fazla kederlenmek
Bigünah : Günahı olmayan
Tefriksiz : Ayırt edilmeyen, fark gözetilmeden
Kütle     : Yığın küme, toplu halde bulunan
Cani      : Cinayet işlemiş kimse, cinayetinde taammüt olan kimse
Telef      : Yok etme, öldürme
Kafir      : (Küfr, Küffar'dan) Tanrı ve Tanrı birliğine inanmayan, icraatları ile Tanrı’ya küfür edenler tayfası.
Hakkaniyyet : Hakk kurallarına uyarak Hakk’a yakın muamele.
Münakalât   : Haber taşıma, ulaştırma aktarma, hikâye anlatma, bilgi-bileşim-iletişim
Safsata : Görünüşte düzgün gerçekte düzgün olmayan, karşısındakileri alt etmek için gerçek süsü verilmiş yalan tasarım. Ardında başka fikir ve tasarım gizli olan.
Beşer    : İnsan
Beşeriyyet : İnsanlık
Iman    : İnanma, İslâm dinine inanmak ve kabul etmiş olmak.
Şerir     : Şer ile uğraşan, çok kötü işler yapan.
Kalemkâr : İnce nakkaş, taş üzerine tezhib ve hat işleyen usta.
Hz.İsa’dan İkiBin Yıl Sonra : İkiBin yıl içinde Dünya bir fazilete doğru değil de, bir felâkete doğru yol alıyorsa; İnsanlık, Milât'tan utansın adına, bu cümle şiirde yer almaktadır.
Dünya suya susuz bir ateş ve kahr : 3.Milenyum'da çekilecek olan ağır susuzluk, ozon delinmesi ve ormanların harap denizlerin rezil edilmesi neticesinde, olacak tabiat değişiklikleri, meydana gelen ediliyor.
Seng-dil-ane : Katı yüreklilere yakışacak yolda, katı yüreklilikle
Seng-i ibret : Tanzimattan sonra kaldırılan, Topkapı sarayının ikinci kapısı önünde dikili olan ve idam edilenlerin kellelerinin ibret için üzerine konduğu taş.

574 : Polonya: İlk radyo direği. İlk yayını 2.Dünya harbinin başladığını bildirmek olmuştu.
575 : İstanbul: Topkapı Sarayı 1.Yeri Cellâtlar çeşmesi. Önceden var olan cellâtlar taşı, şimdi yerinde bulunmamaktadır.

Hz.İsa’nın İncil’i tebliğinden İkiBin yıl sonra bile değişen bir şeyin olmayışı, hatta her şeyin daha da vahim bir hâl alması ne yazıktır. Dünya’nın doğal kaynakları tahrip edilmekte, iklim düzenleri değişmekte, susuzluk nedeniyle çölleşmeler gerçekleşmekte ve kıt kalan su kaynakları sebebiyle insanlık birbiriyle savaşmaya başlamaktadır. Hiç bir günahı olamayan insanlar, kadın-erkek, genç-yaşlı ayırt edilmeden, kim olduğu sözde belli olmayan katiller ve bunları azmettiren topluluklar tarafından öldürülmektedir. Allah’ın varlığını inkâr eden ve Kur’an-ı Kerim’i kabul etmeyen gayrimüslim din fanatikleri tarafından siyasî ve ticarî çıkarlar uğruna Müsliman’lara karşı soykırımlar uygulanmaktadır. Hatta görevi Dünya barışını sağlamak olan Birleşmiş Milletler camiası dahî bu soykırımları kolaylaştırmak için, yapabileceği müdahale harekâtlarını ağırdan almaktadır. Bu Allah’a karşı nasıl bir küfürdür ki insanlığı özgürlüğe ulaştırma bahanesiyle “Kutsal Görev” adı altında, Tanrı’dan vahiy geldiğini bile iddia etmektedirler. Her türlü iletişim aracının kötüye kullanımı neticesinde, insandan insanlık vasfı yani doğru gönlü ve doğru aklı parça parça çalınmaktadır. Bilgisiz, düşünüp tartmadan itaate ve kabule meyilli, vicdansız ve ahlâksız bir teknoloji kuşağının yetişmesine sebep olunmakta, böylece kişinin aslına varması, daha da imkânsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. İnançsız, vicdanı gelişmemiş, dolayısıyla Allah’ın ondaki aklı ortaya çıkamamış, insanlığa sığmayan işler yapan kafirlerin, ibret taşını yazmaya geldik.

58.

581. İnsanları diller ile dinler, hudutlar ile idealler* ayıramaz.
582. Gönüller arasındaki köprüler aslâ yıkılamaz.
583. İnsanın mevcudiyyet* sebebi, Zat-ı Aşk’ın* ta Kendisidir..*
584. Kendisi’nin* Aşk’ı ile Kadir-i Mutlak* Mükevvenat-ı Alem’e* “KÛN”* demiştir.
585. Ol emirden, aşıka ma’şuk* ma’şuka aşık geldim.

İdeal       : Erek, en doğru olan hâl
Mevcudiyyet : Var olmak
Kendisi    : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân
Kûn         : Kâinatın şekil bulması için verilen “Ol” emri
Aşık        : Halik tutkunu. Yaradan’a aşık olan.
Ma’şuk    : (Aşk’tan) Aşık olunan,
Zat-ı aşk : Yaradan tutkusunun kendisi
Kadir-i Mutlak : Her şeyin her işin üzerinde, mutlak kudret ve kuvvetin sahibi
Mükevvenat-ı Alem : Evren

582 : Mostar köprüsü
585 :(Kubbe-i Hadrâ uygulamalı) Kubbe-i Hadra ve dergâh bahçesinde yetişen bir gül

Müsliman doğanların sonradan dinlerinin değiştirilmesi, milliyetler, milliyetlerin sebep olduğu hudutlar, insanlar arasında ayrım varmış gibi aldatılmamıza sebep olan her şey sadece yalandır. Asıl olan yıkılamaz gönül birliğidir. Yaradan kendi varını öylesine beğenmiş, kendisine öylesine aşık olmuştur ki; artık içine sığmayan bu aşkın gücüyle Kâinat’ı yaratmış, ardından da Kendi varlığı idrak edilsin ve kendine secde edilsin diye, kavrama yeteneğini bağışladığı insana can vermiştir. Bu emre istinaden Yaradan’a aşık olan Hz.Pîr’e, dolayısıyla da O’nun şahsında Allah’a aşık geldik.

59.

591. Huşû’* ile yum gözlerini, Sen de O’nun Ma’bedindesin* iman* ile pâk*.
592. Kapatma ellerinde nasibini*, onları yalvararak Rahman’ın* rahmetine* aç..
593. Arınıp benliğinden, soyunurken kişiliğinden, olacaktır gönlün berrak*..
594. İnan ki; bir anda O İlâhî tecelli* Seni de muradına* erdirecektir..
595. Ol murad* üzre, tüm bu ibadete* hayran geldim.

Huşu’   : Rabb’a karşı boyun eğme
Ma’bed : İbadet edilecek yer.
Iman   : İnanma, inanç, İslâm’ı kabul etme
Pâk      : Temiz, arı
Nasib   : Pay, Halik’in kısmet ettiği şey
Rahman : Kullarına acıması çok olan Allah-u Azim-üş Şân
Rahmet : Esirgeme, koruma, merhamet
Berrak   : Pak, parlak, duru
Murad   : İstek, maksat, dilek
İbadet   : Yaradan’ın buyruklarını yerine getirme, tapınma
Onun Mabedi : Şiirdeki > İbadet edilen bütün Kâinat Hakk’ın daimi huzuru. İbadet edilen yer
İlâhî tecelli    : Rabb’ın her türlü şekilde Lûtfu’na uğrama

594 : Huzur yağmurunda Kubbe-i Hadra

Kaderinin kontrolünün kendi elinde olduğunu zannetmekten vazgeç. Artık her şeyi yazanın O olduğunu kabul et ve boyun eğ. İslâm’ı kabul ettiğin takdirde sen zaten O’nun yarattığı kainatta, nerden geldiği ve nereye gittiğini bildiği bu düzenin bir parçası olduğunu kavrayacaksın. O’nun merhametini dilerken önceki dinlerin değil de, İslâmiyet’in kurallarına uygun olarak ibadet et. Ben dedikçe başkası da sen dediği için, bu benlikler insanlığa hayatı zindan ettiğinden nefsini sıfırladığında ancak O’na ereceksin ve gönlün, O’nun sendeki aklı berraklaşacaktır. Gönlün berrak olduğunda, çocukların çemberi kadar saf olduğunda zaten Allah’a ulaşmaktan başka muradın olmayacaktır ki sen o kademeye eriştikten sonra O sana bu lütfü elbette bağışlayacaktır.

60.

601. Bu ne sırdır* Rabb’im* bu ne büyük ders ve tezad*?..
602. Bilmezler, kim kime, neye garaz*, kim kime nasıl müştak*?.
603. Bu yolculuk merhalesinde* aslolan*, herkes kuzu, herkes çoban..
604. Beşeriyyet*, böylece ilerlemektedir, rüşdünün* matlubuna* her an..
605. Ki; bu rüşd* üzre, maksada* çoban, matluba* kurban geldim..

Sır       : Gizli tutulup kimseye açıklanmaması gereken her şey
Rabb     : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân. Efendi, ev sahibi, sermaye sahibi,
Tezad    : Bir şeyin tam tersi
Garaz    : Garez, kötü niyyet, kötü maksat
Müştak  : Özleyen, göreceği gelmiş olan, can atan
Merhale : Aşama, evre
Aslolan  : Asıl olan.( kısa yazım şekli ile )
Beşeriyyet : İnsanlık
Rüşd     : Erginlik
Matlub  : (Talep’den) İstenilen aranılan, doğru olan şey
Maksad : (Kast’tan) Amaç, erek

Yarattıklarının en küçüğü atom ile en büyüğü Kâinat, nasıl oluyor da bir oluyor? Böylesi bir çoklukta bu teklik nasıl bir tezat ve bu tezattan çıkarılacak dersler ne muazzam bir hakîkât resmi oluyor? İnsan O’nun sırlarına vakıf olmadığından, yarın kendisine yararı dokunacak birini bugün hor görebiliyor. Hakk yolunda ilerlerken aslında herkes güdüyor ve herkes de güdülüyor. Çünkü insanlık farkına varamasa da herkes birbirine muhtaç ve birbirinin sebebi. Ancak öğrenci olmadan öğretmen olunamayacağından, insanlık varması beklenen seviyeye ulaşana kadar, İnşâallah müspet anlamda gütmeye ve güdülmeye devam edecektir. İnsanın “insan” olmayı hak etme sınavında, bu amaç uğruna çoban gibi yol göstermeye, amacın kendisine de kuzu gibi kurban geldik.

61.

611. Geri koyma beni Sana düşen vazifemden*.
612. Etme beni Dünya’da cüda* Senin Milletin’den*..
613. Öyle bir saffa* soktun ki beni, aslolan* hüsn-ü niyyetten*,
614. Kaza’sı* olmayan bu ebedî* namazın secde-i daiminden*,
615. Günahıma bin tevbe* ile ihlâsa* geldim.

Vazife  : Şiirdeki > İbadet görevi. Görev.
Cüda   : Ayrılmış, ayrı düşmüş
Saf     : Namaz kılmak için dirsek teması ile yan yana girilen sıra
Aslolan : Asıl olan.( kısa yazım şekli ile )
Kaza’    : Rabb yazgılarının oluşu. Başka bir zaman ibadeti yerine getirmek
Ebedî    : Sonsuz
Tevbe   : Bir eylemim tekrar etmemesi için alınan kararın dile getirilmesi
İhlâs    : (Hulus’tan) Doğru, temiz sevgi, içten gelen bağlılık
Senin Milletin  : Sadece Dünya’da değil; Kâinat’taki İslâm camiası
Hüsn-ü niyyet : İyi amaç
Secde-i daim   : Devamlı olarak başın yere varmış ve kalkmaz olmuş hali. Bu hâl manevî ve aklî devamlı bir secde haline işaret eder.( Açıklamaya bakınız )

641 : Suudî Arabistan: Kâbe-i Muazzama’da namaz

Allah’ım bizi Sana olan ibadetimizden, kuluna olan görevimizden geri bırakma. İnancımızdan ve tüm inananlarından bizi ayırma. Secde-i daimde yaşayan kişi O’nu tanıyan, O’na aşık olan, O’nunla artık tevhit halinde olduğunu bilen kişidir. Yaşamında Allah’ın önüne kimseyi ve hiç bir şeyi geçirmemekte, her daim O’nun önünde olduğunun idrakiyle davranmaktadır. Ruhu ve gönlü hep secdede olmak kaydı ile yaşamakta ve bu manâda sanki ebedî bir namaz kılmaktadır. Kişinin böylesi bir mertebeye erişmesi için, bir çok merhalelerden geçmiş olması gerekmektedir ki; bu ebedî secdenin “kazası olamayan namaz” olarak nitelenmesinin sebebi de budur. Bu akla ve gönle erişmiş bir kulun, bir an bile Allah’ı unutması çok büyük bir hata ve büyük bir kazadır. Bütün bunlara rağmen o kişinin günahı olmayacak demek değildir. Bu sebepten ötürü günahına tevbe edip saflığa, temizliğe gelmekte yarar vardır.

62.

621. Aslında bilirim. “ Nefse* hakimiyyettir*, esas hürriyyet..” ***
622. Yine bilirim ki; niyyetinin* eseridir, Adem* ile beşeriyyet*..
623. Ne var ki; öylesine medeniyyet* kibrinin* esiri* oldu ki insaniyyet*..
624. ( Belki de ) Bir tek ferdin* ihtirası* için kopmadan kıyamet*..
625. Hür kalan ruhumla, bir tek niyyet* üzre geldim.

( *** ) : Bu sözü S.A.V. Efendimiz buyurmuşlardır.
Nefs       : Kişinin kendi ve hayvanî yönleri
Hakimiyyet : Üstünlük
Niyyet     : Niyet, namaz oruç gibi ibadetlerin yapılabilmesi için Rabb’dan istek
Adem      : Yaratılan ilk insan. Yaradılışına Şeytan hariç tüm meleklerin secde ettiği ilk peygamber. Beşeriyyetin babası.
Beşeriyyet  : İnsanlık
Medeniyyet : Şehirlilik, erdemliğe yakınlık.
Kibir      : Büyük, ulu olma hissi
Esir       : Askeri tutuklu, mecazda tutkun kişi
İnsaniyyet : İnsanlık
Ferd       : Kişi
İhtiras   : (Hırs’tan) Kuvvetli istek
Kıyamet : Her şeyin sonu. Esasen Dünya için değil Kâinat içindir. ( Açıklamaya bakınız.)

622 : Fatih’in İstanbul’a girişi (canlandırma)
623 : Hitler ve orduları
624 : Irak bombardımanından / 2. Dünya harbinden
625 : Konya: İnce minare

İnsan kendi nefsine hakim olduğu sürece özgür kalır. Nefsine hakim olamadığı takdirde O’nun önüne dünyevî arzular geçer. Esas özgürlük Allah’a varmakla mümkün olduğuna göre; O’na ulaşamazsak özgür de olamayız. Eğer halk nefsine hakim değilse, bankasını da soyar, komşusunu da vurur, istilâ gayeli savaş çıkarmakta da sakınca görmez. Ancak her kul kendi nefsine hakim olabildiği takdirde bütün insanlık hür kalacaktır ki; asıl sınav da budur. İnsanlık elbette O’nun niyeti üzerine varolmuştur, en büyük niyet O’nun Kâinat’ı ve bütün zamanları kapsayan niyetidir. Ancak her bir kul da kendi niyetinin çizdiği yolda ilerlemektedir. Bu sebeple niyetimiz üzre O’ndan lütûflar dilemekte ama yine de dualarımızı “Allah’ım bizim için iyi şeyler yazmış ol” diyerek, O’nun kaderimize yazdığına teslim olmuş biçimde bitiririz. Ancak insanlık halâ kontrolün kendi elinde olduğunu zannetmekte ve geldiği noktaya bakıp başarılarından dolayı kibirlenmektedir. Hitler, Mussolini, Mao, Bush vbg. aşırı hırs sahibi kişilerin sebep olduğu felaketleri gördük de; nefsimizi yenip yalnız ve yalnız O’nun niyeti üzre, kaderimizdekini yaşamaya geldik.

Bölümler halinde okumak için

<<< 07.              Giriş.               09. >>>
01.02.03.04.05.06.07.08.09.10.
Açıklama.


comprar lovegra kamagra gel cialis generico viagra pfizer kamagra gel viagra generico cialis precio cialis sin receta viagra o cialis precio viagra viagra precio levitra uk cialis generic kamagra gel kamagra 100mg cheap cialis uk cheap levitra uk